İRAN SADECE İRAN DEĞİLDİR |
|
|
|
Geschrieben von: Erkiner
|
Mittwoch, den 26. Januar 2011 um 14:34 Uhr |
Engin Erkiner: Lübnan’da yaşanan hükümet bunalımının Ortadoğu çapında etkisi oldu. „Bir ülkedeki hükümet bunalımı bir bölgeyi neden etkilesin?“ diye sorulabilir.
Konu, altı yıl önce eski Başbakan Rafik al-Hariri’ye yapılan suikastle ilgilidir. Bu suikastte Hariri ile birlikte 22 kişi ölmüş ve suikastin ardından Lübnan sokaklarında ülkenin önemli bir bölümünü yıllardan beri işgal altında tutan, ülkeyi ekonomik ve politik olarak yöneten Suriye’ye karşı gösteriler yapılmıştı. Gösteriler ve uluslararası baskılar sonucunda Suriye askerlerini geri çekmek zorunda kalmıştı.
|
Weiterlesen...
|
BÜTÜN HALK SİYASİ OLDU AMA... |
|
|
|
Geschrieben von: Erkiner
|
Samstag, den 22. Januar 2011 um 22:36 Uhr |
Engin Erkiner: Eskiden Filistin halkı için, “Bütün halk siyasi olmuş” denilirdi. Hangi Filistinli ile konuşsanız –genellikle İngilizce biliyorlardı- size bölgenin analizinden, değişik ülke yönetimlerinin Filistin sorununa bakışından, ABD’nin tutumundan, Avrupa Birliği bünyesinde konuyla ilgili gelişmelerden, Filistin halkının azminden, çözüm ihtimallerinden söz eder, yeni gelişmeleri yorumlardı.
Benzer bir durum Kürt halkı için de söz konusudur.
Derneklerde, gecelerde ya da değişik toplantılarda kiminle konuşsanız size uzun uzun son gelişmeleri nasıl yorumladığını anlatır, sorular sorar, tartışır.
|
Weiterlesen...
|
SINIRLARI SÜREKLİ DEĞİŞEN "VATAN" (1) |
|
|
|
Geschrieben von: Erkiner
|
Sonntag, den 16. Januar 2011 um 18:21 Uhr |
Engin Erkiner: Türkiye Cumhuriyeti 1923 yılında kuruldu ve yaklaşık 65 yıl boyunca “vatan neresidir?” gibi bir soruyla karşılaşmadı. Gerçi Turancılar Azerbaycan, Özbekistan, Türkmenistan, Kırgızistan, Kazakistan’ın da içinde bulunduğu geniş bir bölgenin (Turan) Türk olduğunu ve “Sovyet mezalimi altında inlediğini” iddia ediyorlardı, ama bunların sayısı oldukça azdı.
En azından devlet katında vatanın neresi olduğu belliydi: Türkiye Cumhuriyeti devletinin sınırları…
SSCB’de 1985 yılında Glasnost ve Perestroyka’nın başlaması ve 1991’de de bu ülkenin çok sayıda devletin ortaya çıkmasıyla sonuçlanan parçalanması, TC’nin sınırlarını da değiştirdi.
Resmi sınırlar aynıydı, ama eskiden olmadığı kadar güçlü bir biçimde “hayali sınırlar” da çiziliyordu.
Var olan sınırlar vardı, bir de olması gereken sınırlar vardı.
|
Weiterlesen...
|
|
SINIRLARI SÜREKLİ DEĞİŞEN "VATAN" (2) |
|
|
|
Geschrieben von: Erkiner
|
Sonntag, den 23. Januar 2011 um 17:39 Uhr |
Engin Erkiner: Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ziyaret ettiği Yemen’de şunları söyledi:
“Yemenliler ‘Tuna Nehri akmam diyor, etrafımı yıkmam diyor. Şanı büyük Osman Paşa Plevne’den çıkmam diyor’ türküsünü de söyledi. Tuna’dan Yemen’e kadar bütün vatan topraklarından ve Anadolu’nun her köşesinden, sadece Anadolu’nun değil, o zamanki vatan topraklarının her köşesinden Musul’dan, Saraybosna’dan, Bakü’den her yerden askerlerimiz, buraları ele geçirmek için uğraşan o günkü emperyalistlere karşı Yemenli kardeşleriyle beraber büyük çarpışmalar verdiler. Yemen’in tarihimizde çok ayrı bir yeri olduğunu işte bu türküler gösteriyor.” (Hürriyet, 12.1.2011, S.7, Avrupa baskısı)
Türklerin bir imparatorluğu kaybetmiş olmak acısı, aradan neredeyse yüz yıl geçmiş olmasına rağmen bitmedi. Osmanlı İmparatorluğu’nun tekrar kurulamayacağını bilmelerine karşın, onun yerini biraz olsun tutabilecek başka bir etkinlik alanının özlemini her fırsatta belirtirler.
|
Weiterlesen...
|
Geschrieben von: Erkiner
|
Mittwoch, den 19. Januar 2011 um 18:06 Uhr |
Engin Erkiner: Çok değil 10-15 yıl önce medyanın demokratikleştiği, bilgiye ulaşmanın artık herkes için mümkün olduğu, bunun da başlıca aracı olan internetin küresel çapta hızla yayıldığı söyleminden geçilmiyordu.
Aradan uzun zaman geçmeden tahmin edilenin tersi sonuçlarla karşılaşıldı.
|
Weiterlesen...
|
Geschrieben von: Erkiner
|
Mittwoch, den 12. Januar 2011 um 18:19 Uhr |
Engin Erkiner: “Gelecek de en az geçmiş kadar bugünü belirler.”
Friedrich Nietzsche’nin bu sözü bizdeki 68 ve 78 kuşaklarını anlamak için önemlidir.
Önce geçmişi temizleyerek anlatıyorlar. İşlerine gelmeyen olayları atlıyorlar. Büyük işlerin büyük hatalarla birlikte yapıldığını unutup, geçmişin aktarılmasında seçmece davranıyorlar.
Hiç birisinin de aklına şu soru gelmiyor: Madem her şey bu kadar mükemmeldi, o halde 12 Eylül 1980 sonrasındaki büyük bozgun neden yaşandı?
Sadece bu bozgun bile, 1974-1980 döneminin ciddi zaafları olduğunu gösterir.
|
Weiterlesen...
|
|