Engin Erkiner: Sorunun daha somut sorulması gerekir çünkü farklı yazarların çok okunma nedenleri de farklı olabilir.
Christa Wolf neden DAC’nin en çok okunan yazarıydı? Ek olarak Batı Almanya’da da çok okunuyor, değişik konuşmalara çağrılıyordu. ABD’ye ve muhtemelen başka ülkelere de çağrıldı. Yapıtları 40 dile çevrildi.
DAC’de Anna Seghers, Brigitte Reimann ve adları sayılabilecek başka yazarlar da bulunuyor. Anna Seghers de tanınmış bir yazardır. Kitapları DAC’de genellikle 30 bin basılırken –ülke için yüksek rakamdır- Wolf’un kitaplarının tirajı bunun en az üç katıdır. Wolf, DAC’nin en tanınmış yazarıydı.
Neden sorusunun bu bağlamda sorulması gerekir.
Birkaç neden sayılabilir.
Birincisi; Wolf’un üslubudur. Büyük satış rakamlarına ulaşılmasında bunun etkisi vardır ama yeterince açıklayıcı değildir.
İkincisi; DAC’deki sosyalizmi idealleştirmemesi, kusurlarını da belirtmesidir. Bunun da etkisi vardır ama yeterince açıklayıcı değildir.
Üçüncüsü; olayları günlük hayatın içinden anlatır. Ayrıntı çoktur. Bunun da etkisi vardır ama açıklama için yeterli değildir.
Dördüncüsü; Wolf için bireyin kendini geliştirmesi ve gerçekleştirmesi önemlidir. Sadece kapitalizmde değil, sosyalizmde de bu sorun vardır. 1960’lı ve 1970’li yıllar 68 hareketinin yıllarıdır. 68 küresel bir harekettir. Bireyin toplumu tekrarlamaması, ondan uzaklaşması, kendini gerçekleştirmesi 68’in amaçlarından birisidir. Bu nedenle Wolf 68 hareketine katılanlar için okunması gereken bir yazardır. Yapıtlarının 40 dile çevrilmesi bu bağlamda açıklanabilir.
Beşincisi; Wolf’un da içide bulunduğu kuşak sürekli kendisiyle hesaplaşma içindedir. Bu kuşak çocukluk ve bir oranda da gençliğini Nazi döneminde yaşamıştır. Nazizmin üzerlerinde büyük etkisi vardır. Batıda parlamenter demokrasiye, doğuda sosyalizme yöneldiklerinde bu etki geri plana itilir ama sürekli onları rahatsız eder. Bu büyük etki bilinçli olarak unutulmuştur ama zihinden silinmemiştir, dönemine göre daha öne çıkabilir.
Wolf ve bir oranda da Seghers bu konuda parti (SPD) ile anlaşamazlar. Parti Genel Sekreteri Ulbricht’e göre faşizm dönemini bırakmak, sosyalizmin başarılarını anlatmak gerekir. Çok sayıda yazar ise bilir ki faşizmin etkisi bireylerde sürmektedir.
Bu etkinin azaltılmasında bilinçli unutmanın yanı sıra eskinin yerine yeninin de konulması gerekir. Bu yeni sosyalizmdir ama eski değişik yollardan yeniye direnecek ve hatta onunla eklemlenerek varlığını sürdürecektir.
1989 Berlin Duvarı kitabında faşizmin değişik bileşenlerinin sosyalizme eklemlenerek varlığını sürdürebileceğini belirtmiştim. Nazizmin temellerinden birisi Germen ırkının üstünlüğüdür. SED ikinci bir Alman ulusu, sosyalist Alman ulusu yaratmayı hedeflemektedir. Burada farklı tür bir Almanlık yüceltilir. 1989’dan sonra eski DAC bölgesinde ırkçılığın yükselmesi, mülteci yurtlarına yapılan saldırılar eskinin hiç de sanıldığı kadar silinmediğini göstermektedir. Yazar son romanı Stadt der Engel’da roman kahramanına mülteci yurtlarına yapılan saldırılar sorulduğunda nedenini bilmediğini söyletecektir.
Wolf’un Batı Almanya’da da çok okunması normaldir çünkü burada da geçmişten kurtulma sorunu bulunmaktadır. Bu kurtulmada 68 hareketi önemli işlev görecek olmasına karşın bu hareket doğuda gerçekleşemeyecektir.
Wolf, okuduğum kadarıyla bu hareketten söz etmez.
Değişik halklar tarihin bir döneminde kötü tecrübeler yaşayabilirler. İktidarlar değişse bile bu tecrübelerin etkisi uzun sürelidir ve bundan kurtulmak için sürekli sorgulama ve iç yolculuklara çıkılması gerekir.
Bu nedenle Wolf değişik ülkelerde çok kişiye hitap eder. Okuyanlar yapıtlarında kendilerinden önemli bir parça bulurlar.
Wolf sosyalisttir ama Marksist olduğu kuşkuludur. Roman kahramanları –mesela en başarılı romanı sayılan Bölünnüş Gökyüzü’ndeki Rita- doğuda kalmaya politik nedenlerden çok ilişkileri nedeniyle yani öncelikle duygularıyla karar verir. İş arkadaşları, çevresi, alıştığı hayat oradadır; gürültülü ve karışık Batı Berlin ona hitap etmez. Zaten o sırada Berlin Duvarı da yapılmış, serbestçe gidiş geliş durmuştur.
Wolf için batıdan ya da başka bir Avrupa ülkesinden çağrıldığında gerekli izin hemen verilir. SED, Wolf’u ne kadar eleştirse hatta eşi parti üyeliğinden çıkarılsa da kadın ünlüdür ve bir noktadan ileriye gidilemez.
Bu arada okunması gereken bir roman daha çıktı: ilk romanı, Moskova Romanı. Wolf bu romanı hakkında yıllar sonra yaptığı değerlendirmede “üçüncü sınıf” der ve bu romanda da aynı sorun, geçmişle hesaplaşma, Alman bir kadın ve bir Sovyet subayının ilişkisi çerçevesinde incelenmektedir. Wolf bu romanını beğenmese de okumak gerekir.
Suhrkamp yayınevi Wolf’un bütün yapıtlarını son yıllarda yeniden bastı. Seghers ve Reimann da değişik yayınevleri tarafından yeniden basıldı ama Wolf’un yerinin başka olduğu görülüyor.
Önceki yazılarda da belirttiğim gibi Wolf sosyalist gerçekçilikle başlar, artan oranda ayrılır ve sonunda terk eder ama sosyalist olarak kalır. Düzeltilmesi gereken yönleriyle DAC’yi savunur.
Kitapları hakkında yapılan bir değerlendirmeye göre Wolf, Marksizme açılan bir anti faşisttir. Belirleyici olan faşizm karşıtlığıdır. |