görünür ve görünmez engelliler Drucken
Geschrieben von: Erkiner   
Sonntag, den 20. Dezember 2009 um 10:18 Uhr

Engin Erkiner: Dün İstanbul’da engelli vatandaşların Mecidiyeköy metro istasyonunda yaptıkları gösteri, polisin ve engelsiz görünen kimi vatandaşların tepkisiyle karşılaşmış. Engellilerin isteği, toplu ulaşım araçları kullanımının engelliler için uygun hale getirilmesi… Somutlarsak, Mecidiyeköy metro istasyonuna ya asansör konulması ya da engelliler için ayrı bir metroya iniş yolu yapılması… Genelleme yaparsak, engellilerin toplumsal yaşama katılabilmeleri için gerekli önlemlerin alınması…

 Bir bölüm engelsiz gibi görünen gerçekte ise “zihin engelli” olan vatandaş ise, engellilere “evde otursanıza” diye bağırmışlar. Engelli dediğin evde oturur, ne işi var toplumsal yaşamda… Öyle değil mi efendim!

Değişik Batı ülkelerinin büyük kentlerine giden insanlar sokakta gördükleri çok sayıda yaşlı ve engelli karşısında önce şaşırırlar ve “bu ülkelerde ne kadar çok yaşlı ve engelli var” diye düşünürler. Bu düşünce yanlıştır! Onlar evde oturmadıkları için, toplumsal yaşama katıldıkları için çok imiş gibi görünmektedirler.

Çok sayıda Batı ülkesinin ya da başka bir deyişle gelişmiş kapitalist ülkelerin yaşlıların ve engellilerin toplumsal yaşama katılabilmesi için gerektiğinde büyük masraflar yapmalarının nedeni nedir? Sadece demokrasi ve insanlık mı, yoksa başka şeyler de mi var?

Metro durakları yıkılıp yeniden yapılarak engellilerin kullanımına uygun duruma getirilir, otobüslerde engelliler için özel yerler vardır ve aynı durum toplumsal yaşamın her alanında uygulanmaya çalışılır.

Konumuz sadece engelliler olduğu için yaşlıların durumunu bu yazıda ele almıyorum.

Engellilerin toplumsal yaşama katılabilmeleri demek, her şeyden önce tüketimin artması demektir. Bu insanlar metro kullanacaklar, otobüslere binecekler yani bilet alacaklar. Dışarıda yemek yiyecekler, sinemaya gidecekler. Dışarıya daha sık çıktıkları için giyim eşyaları daha çabuk eskiyecek… Örnekler çoğaltılabilir.

Bu nedenle kafası çalışan esnaf, engellinin toplumsal yaşama katılması için gerekli düzenlemelerin yapılmasını savunur. Kafası çalışanlardan söz ediyoruz tabii, engelsiz gibi görünen zihin özürlülerden değil…

Dahası, üniversiteler ve genelde her düzeydeki okulda engellilerin de engelsizlerle birlikte eğitim görebilmesi için gerekli olanaklar sağlanır. Bu insanların, tüketim potansiyellerinin yanı sıra, üretici ve yaratıcı potansiyelleri de vardır. Bunların gelişmesi için çalışılır. Okulu bitirdiklerinde her işyerinin belirli sayıda engelliyi çalıştırma zorunluluğundan dolayı iş piyasasından dışlanmazlar.

Tarihten ve bugünden iki örnek vermek gerekirse…

Matematiğin büyük isimlerinden birisi olarak kabul edilen Euler’in iki gözü de görmüyordu.

Günümüz için ise sadece İngiliz teorik fizikçi Stephan Hawking bile yeterli bir örnektir. Hawking yürüyemiyor, tekerlekli sandalyesinden kalkamıyor. Dahası, konuşamıyor da… Kullandığı özel bir alet çıkardığı garip sesleri anlaşılabilir dile çeviriyor. Yaşayan en büyük evrenbilimci ve teorik fizikçi sayılan Hawking aynı zamanda profesör… Geçenlerde de İngiltere üniversitelerinde Newton’dan beri boş tutulan bir kürsüye atandı.

Aynı Hawking Türkiye’de yaşasaydı herhalde ilkokulu bile bitiremezdi.

İstanbul’daki hak arama eyleminde engelli insanlara karşı sergilenen nefret, toplumdaki gericiliğin sadece iktidar kaynaklı olmadığını bir kere daha gösteriyor.