KÜRTLERE KARŞI ARAP CEPHESİ Drucken
Geschrieben von: Erkiner   
Mittwoch, den 20. Oktober 2010 um 17:32 Uhr

Engin ErkinerBaşbakan Erdoğan’ın pek samimi geçen Suriye ziyaretinin ardından gerçek niyetler iyice açığa çıkmaya başladı: Ortadoğu’da Kürtlere karşı Arap cephesi oluşturulmaya çalışılıyor. Amaç hem PKK’nin hem de Irak’taki özerk Kürt bölgesi yönetiminin sıkıştırılmasıdır. Kürtlerin Irak yönetiminde ağırlık kazanmasının engellenmesidir.

Türkiye bu ittifakta eksen rolünü üstleniyor.

 

Başbakan Erdoğan Suriye’de demokrasi havarisi kesildi ve Beşar Esad’a Kürtlerle ilgili “demokratik” önerilerde bulundu.

 

PKK saflarında 2000 civarında Suriye kökenli gerillanın bulunduğunu ve bunlarla ilgili af ilan edilerek yeniden toplumda yer almalarının sağlanmasını istedi.

Tayyip Erdoğan’ın Suriye’deki Kürtlerin yaklaşık yüzde 20’sinin kimliği olmadığını bilmiyor olması mümkün değildir.

Yaklaşık 300 bin kişi yasal olarak yoktur. Çocuklarının okula gitmesinden sağlık hizmetine, iş bulmaktan ülke dışına seyahate kadar büyük zorluklarla karşılaşmaktadır.

Açık söylemek gerek, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihi Kürtlere yapılan baskı ve katliamlarla doludur ama böylesi bir uygulama yapılmamıştır.

Suriye Kürtlerinin Türkiye sınırına yakın bölgede oturanlarının gayrı menkullerini satamadıklarını, yeni gayrı menkul edinemediklerini, “Arap Kuşağı” vasıtasıyla sürekli sıkıştırıldıkları da biliniyor.

Bunlara Suriye ordusundaki bazı Kürt askerlerin meçhul ölümleri, Kürt insan hakları savunucularının gözaltına alınması ve ağır hapis cezalarına çarptırılması da eklenmelidir.

Bölgede Kürtlerin demokratik taleplerinin yükselmesinden, Kürtlerin herhangi bir ülkede güçlenmesinden rahatsız olanlardan birisi Türkiye ise, ötekiler de İran ve Suriye’dir.

Suriye yönetiminin baskıcı karakteri, Partiya Yeketiya Demokratik tarafından hayata geçirilmeye çalışılan “demokratik özerklik” projesi bağlamında daha da açığa çıkacaktır.

 

GÜÇLER ARASINDA SÜREKLİ OYNAMAK

Suriye bölgedeki etkinliğini büyük ülkeler ve bölgesel güçler arasında sürekli oynamakla sürdürmeye çalışır. Bu nedenle, Türkiye ile olan da dahil olmak üzere, hiçbir ilişkisini stratejik olarak görmemek gerekir. Koşullar biraz değişince Suriye de derhal değişir.

1990 öncesinde Suriye, SSCB ile yakın ilişki içindeydi. Bunun nedeni, sosyalizme yakınlık duyması değil, İsrail’in ABD ile yakın ilişki içinde olmasıydı.

SSCB’nin dağılmasının ardından Suriye, ABD ile artan oranda yakınlaştı.

Yaklaşık on yıldan beri bütün dünyada İslamcı militan avına çıkan ABD, yakaladıklarının işkenceli sorgulanmasını bazı devletlere devretmek gibi inanılmaz “demokratik” bir yol buldu.

Bu “demokratik” yola göre, ABD, gözaltına alınan kişiyi, belirli bir ülkeye veriyor, kişi bu ülkede sorgulanıyor ve işkenceyle elde edilen bilgiler de ABD’ye iletiliyordu.

Böylece ABD resmen işkence yapmamış oluyordu!

Bu ülkelerden bir tanesi Suriye’dir.

ABD ile yakınlaşan Suriye, bu arada Rusya Federasyonu ile de ilişki geliştirmeyi de ihmal etmemiştir.

Benzer durum Ortadoğu’da da görülür.

Suriye İran ile ittifak içindedir. Büyük Suriye projesi Lübnan’ın önemli bir bölümünü içine alır, ne ki, Suriye bu ülkeden ABD’nin baskısı sonucu çekilmek zorunda kalmıştır.

Fırsatını bulduğu anda Lübnan’ı yeniden işgal edeceği kuşkusuzdur.

Suriye’nin bölgedeki önemli faaliyetlerinden bir tanesi de, komşu ülkelerde kendisine bağlı örgütler oluşturmak veya var olanları denetimine almaktır.

Filistin Kurtuluş Örgütü’nü denetimine alamadığı için karşıdır ve Gazze’deki şeriatçı Hamas’ı destekler.

Filistinlilerin haklarını savunur görünür ama bu görüntü duruma göre değişebilir.

1980’li yılların başlarında Filistinliler arasındaki savaşa kendi yandaşı El Saika ve Cephe Nidal vasıtasıyla katılmıştır.

Filistinlileri savunurum ama kendi Filistinlilerimi!

Benzer bir uygulamayı Türkiye de yıllardan beri Kürtler için yapıyor.

Kendi Kürtlerini (korucular) savunuyor ve BDP’ye karşı legal muhataplar yaratmak istiyor.

Türkiye, sadece içeride değil, bölge çapında da Kürtlere karşı yeni müttefikler arıyor.

Yeni yayın politikasıyla Radikal Gazetesi’nin Kürtlerle ilgili haberleri dikkatinizi çekmiş olmalıdır. “PKK’de derin sorgulama” başlığı altındaki habere göre, istihbarat raporlarına dayanılarak Geçitli Köyü katliamını PKK’nin yaptığı haber veriliyor.

PKK karşıtı olan sol gruplar yetmemiş olacak ki, ek olarak, “demokratik sol” bir gazete de bu işe giriyor.

Suriye yönetimi ile karara bağlandığı söylenen “ortak askeri operasyonlar”ın ne anlama geldiği ise kısa süre sonra anlaşılır…

İşin kötü tarafı, hem İran hem de Suriye’deki sol güçlerin, hiç de iyi durumda olmayan Türk soluna göre bile, oldukça zayıf olmalarıdır.

Ortadoğu’da bir halkın ortak sorunu olarak Kürt sorunu, eskiden tek tek ülkelerdeki sorunların toplamı olarak vardı. Şimdi ise ülke sınırlarını pratikte de aşan bölgesel bir sorun olarak ortaya çıkmıştır.

Herhangi bir parçadaki gelişme ötekilerini artık daha doğrudan etkilemektedir.