FÜZE KALKANI VE KÜRTLER Drucken
Geschrieben von: Erkiner   
Freitag, den 15. Oktober 2010 um 22:20 Uhr

Engin ErkinerDaha önce Polonya ve Çek Cumhuriyeti’ne yerleştirilmesi planlanan ancak Rusya Federasyonu’nun bunu kendisine karşı tehdit olarak algılaması ve itiraz etmesi üzerine vazgeçilen füze kalkanı, büyük ihtimalle Türkiye’ye yerleştirilecek. Konu hakkında karar Kasım’da yapılacak NATO toplantısında verilecek olmakla birlikte, Türkiye’nin –bazı koşullarla- füze kalkanına razı olduğu haberleri basında yer almaya başladı bile…

Füze kalkanı, İran’dan gelecek olası bir nükleer başlıklı füze saldırısına karşı, ABD’yi ve Avrupa ülkelerini korumayı amaçlıyor… Resmi teorik gerekçe böyle olmakla birlikte, bu kalkanın başka amaçlarının da olduğunu düşünmek için değişik nedenler bulunuyor.

İlk olarak; günlük politikadaki abartmaları ve boş tehditleri dikkate almadan gerçeği görmeye çalışırsak, İran’ın öyle korkulacak büyük bir saldırı kapasitesinin bulunmadığı görülür.

Neden İran ve bir oranda da Kuzey Kore’den kaynaklanacak nükleer füze saldırısından çekiniliyor da, askeri olarak onlardan çok daha güçlü olan Çin Halk Cumhuriyeti’nden çekinilmiyor? diye sorulduğunda, buna inandırıcı bir cevap verebilmek oldukça zordur.

Füze kalkanının esas olarak İran’a karşı kurulduğunun söylenmesi, aşırı bir abartmanın yanı sıra, kalkanın başka amaçlarını da gizleme çabasıdır.

Her şeyden önce şunun bilinmesi gerekir:

Bir ülkenin nükleer silaha sahip olması ancak çevresindeki ülkeler için tehlikeli olabilir. Ancak nükleer silahın yanı sıra bunu hızla uzun mesafeye taşıyabilecek güçte roketlere sahip olunduğunda başka ülkeler için de tehlike söz konusu olur.

İran uzun menzilli ve güçlü roketlere sahip olmadığı zaman, nükleer silaha sahip olsa bile, bu durumun ABD ya da Batı Avrupa ülkeleri için fazla bir anlamı yoktur.

 İran’ın uzun menzilli Şahap füzeleri bulunuyor. Ne ki, bu füzeler ABD ve Batı Avrupa ülkeleri için değil, ancak İsrail için tehdit olabilirler.

Henüz nükleer silaha bile sahip olmayan İran’ın nükleer birer güç olan ABD, İsrail, Fransa ya da herhangi bir NATO ülkesine saldırması herhalde düşünülemez.

Tehdidin varlığı, o tehdidin kullanılabileceği anlamına gelmez.

Bu durumda füze kalkanının asıl amacı nedir? diye sorulabilir.

Hatırlanacak olursa, geçtiğimiz yaz aylarında Türkiye Patriot füzeleri almaya niyetlenmiş, bunlar için yüksek miktarda para ödemeyi de göze almış, ancak konunun kamuoyuna yansıması ve yükselen itirazlar sonucunda alımdan vazgeçilmişti.

Bir çeşit füzesavar sistemi işlevini gören Patriotların alınmaya kalkılmasının asıl amacı, boru hatlarının geçtiği ve geçeceği toprakları hava saldırılarına karşı daha iyi korumaktı.

Nabucco gibi uzun ve pahalı bir hattın geçmesinin planlandığı bir ülkede, bu hattın korunması sadece kara birliklerine ve helikopterlere bırakılamaz.

Henüz kapsamı belli olmayan füzesavar sisteminin Rusya Federasyonu’na karşı Türkiye’de konuşlandırılacağı ve dinleme ve öteki casusluk faaliyetlerine de yarayacağı şimdiden söylenebilir.

 

FÜZESAVAR SİSTEMİ VE KÜRTLER

AKP Hükümetinin füzesavar sistemine prensip olarak evet dediği, ama bazı koşullar öne sürdüğü yazılıyor. Sistemin kurulmasındaki amacın İran olmadığının vurgulanması gibi örneğin…

Basında yer almayan başka bir pazarlık konusu daha var…

Türkiye daha önce ABD’den Predator almak istemiş, ama ABD bu talebi kabul etmemişti.

Türkiye, füze kalkanına evet demesi karşılığında Predator almayı dayatacaktır.

İsrail yapısı Heron insansız keşif uçaklarının PKK ile savaşta işe yaradıkları ama beklenildiği kadar işlevli olamadıkları görüldü.

ABD, Afganistan’da artan oranda Predator kullanıyor.

Yine insansız olan bu uçağın farklılığı, silahlı olması ve merkezden verilen kumandayla füze saldırısı düzenleyebilmesidir. Predatorlar 8 tane füze taşıyabiliyorlar. Heron’dan daha yüksekten uçabilen bu uçak, hassas kameralarıyla aldığı görüntüleri ABD’deki merkeze iletiyor ve oradan gelen sinyalle de füzelerini ateşleyebiliyor.

ABD, Predatorlar vasıtasıyla son aylarda artan oranda Taliban yöneticisi ve askeri öldürüyor.

Bu şekilde savaşı kazanmaları mümkün görünmemekle birlikte, karşı tarafa daha büyük zayiat verdiriyorlar.

Bu konuda marifet sadece Predator’da değil…

Taliban saflarına gönderilen çok sayıda ajan var. Bu ajanların ziyaret ettikleri bir eve ya da bir üsse küçük bir çip bırakmaları, onlar ayrıldıktan sonra yapılacak füze saldırısı için yeterli oluyor.

Türkiye bu uçaklardan almak ve savaşta da kullanmak istiyor.

Heron görüp merkeze bildirecek, merkez helikopter ya da savaş uçaklarına bildirecek, onlar kalkacaklar ve hedef hala aynı yerde ya da o civardaysa hedefi bombalayacaklar…

Bu hesap her zaman tutmuyor.

Predator’da ise bu “zaman kaybı” söz konu değil. Uçak sadece haber verme değil, saldırı işlevini de görüyor.

AKP’nin Kürt sorununu nasıl “çözmeyi” planladığı görülüyor değil mi?