GAZZE ABLUKASINI PROTESTO GÜNÜ Drucken
Geschrieben von: Erkiner   
Sonntag, den 06. Juni 2010 um 07:38 Uhr

Engin Erkiner: 5 Haziran Cumartesi çok sayıda ülkenin değişik kentlerinde İsrail’in Gazze ablukası protesto günü olarak edildi. İsrail’in Gazze’ye yardım ulaştırmaya çalışan gemilere saldırması protesto edildi ve ablukanın kaldırılması istendi.

 

 

5 Haziran rastlantı sonucu seçilen bir tarih değil… 5 Haziran 1967’de başlayan “6 Gün Savaşı” olarak da adlandırılan savaş sonucu İsrail sınırlarını önemli oranda genişletmişti.

 

İsrail’in saldırganlığına ve Gazze ablukasına yönelik protestoların dünya genelinde ve Almanya özelinde dikkat çeken iki yönü bulunuyor:

Birincisi: Protestocuların büyük bölümü Hamas ile aralarına açık bir çizgi çekiyorlar. Çok sayıda protestocunun şeriat düzenini savunan Hamas ile ortak herhangi bir yanı bulunmuyor. Buna rağmen, insan hakları standartlarının herkes için geçerli olmasından hareketle, Gazze ablukası protesto ediliyor.

“Justice Global” olarak da adlandırılan ve insan haklarının dünyanın her köşesinde aynı standartlara sahip olmasını savunan anlayış, şeriat isteğine hiçbir sempati göstermeden, Gazze’ye uygulanan ablukayı kınıyor ve kaldırılmasını istiyor.

Bu anlayışın, İsrail terörüne karşı olmakla birlikte, Gazze için gösteri yapmayı şeriatı savunmakla özdeşleştirenler için aydınlatıcı olduğunu düşünüyorum.

İkincisi: İsrail’i protesto gösterileri bir ülkenin kendi tarihi açısından da önemlidir. Bu ülke, Almanya’dır.

5 Haziran günü Berlin, Frankfurt, Düsseldorf, Stuttgart, Heidelberg, Hamburg, Bremen, Mühlheim kentlerinde İsrail saldırganlığını kınayan Gazze ile dayanışma eylemleri yapıldı. Gösterilere katılanlar büyük oranda Müslüman göçmenler olmakla birlikte, Almanların sayısında da artış vardı.

İsrail’i eleştirmek Almanya’da sıkıntılı bir konudur. Bunun nedeni, ülkenin 1945 öncesindeki tarihidir. Yahudilere yönelik olarak 20. yüzyılın en büyük soykırımını uygulayan Naziler, bu uygulamalarında halktan da değişik oranlarda destek görmüşlerdi.

İsrail’in en büyük destekçileri arasında ABD’den sonra Almanya’nın gelmesi, sadece bu ülkenin Ortadoğu’da emperyalizmin çıkarlarını savunan önemli bir ülke olmasıyla açıklanamaz. Almanya politikasında yıllardır egemen olan “İsrail’in kayıtsız şartsız desteklenmesi” anlayışında, bu ülkenin yakın tarihinin de önemli rolü bulunuyor.

İsrail’e silah satan ülkeler arasında ön sırada yer alan Almanya, bu ülkenin güvenlik birimlerinin eğitiminde de rol oynamıştır. Almanya ile İsrail arasında yakın işbirliği konusunda her iki ülke açısından da sorun bulunmuyor.

Nitekim İsrail’in son saldırganlığı ve Gazze ablukası konusunda da hem Hıristiyan Demokratlar-Liberaller hükümeti, hem de SPD ve Yeşiller’den genel geçer açıklamaların dışında herhangi bir tepki görülmedi.

Almanya solu ise, yavaş da olsa, İsrail’in açık olarak eleştirilmesi konusundaki çekingenliğini geride bırakıyor.

On yıl önce Almanya soluna bu konuda adım attırmak daha zordu. İsrail’in saldırganlığını eleştirdiğinizde, “Haklısınız ama Alman kökenli olanların bunu söylemesi zordur. Bu ülkenin yakın tarihini biliyorsunuz” diye cevap verilirdi.

Bu konudaki önemli sıkıntılardan bir tanesi de, nasyonal sosyalistlerin ya da Nazilerin her türlü İsrail eleştirisini desteklemeye hazır olmalarıydı. Amaç, “Hitler bütün Yahudileri ortadan kaldırmaya çalışarak o kadar da kötü bir şey yapmamıştı” düşüncesinin yayılması için zemin yoklamaktı.

Beş yıl önce, İsrail Lübnan’a saldırdığında Frankfurt’ta yapılan gösteride –o zamanki adıyla Demokratik Sosyalizm Partisi olan- Sol Parti’den benden başka konuşmacı yoktu. Alman kökenli solcular, yılların alışkanlığıyla, İsrail’in eleştirildiği bir gösteride ön planda görünmek istemiyorlardı.

Benzer bir durum Almanya barış hareketinde de vardı. “İsrail’in yaptıklarına karşıyız, ama…” diye başlayan gerekçeler sonuçta Almanya’nın yakın tarihine gelip dayanıyordu.

Bu psikoloji yavaş da olsa ortadan kalkıyor.

Nazi geçmişiyle, eksikler bulunsa da büyük oranda hesaplaşmış olan Almanya, soldan başlayarak İsrail’i eleştirmemek psikolojisinden çıkmaya başlıyor.

Bu nedenle, İsrail’in kınanması ve ablukanın kaldırılmasının istenmesi, Almanya açısından sadece Gazze ile dayanışma içeriğine sahip değildir. Bu eylemlerin Almanya’da yıllardır hakim olan “ne olursa olsun İsrail’den yana olmak” psikolojisinin kırılmasıyla da ilgisi vardır.

Yavaş ilerliyor ama oluyor…