Engin Erkiner: Bir süreden beri hükümetin açılım politikasından söz ediliyor. Hükümet, „Kürt sorunu“nda demokratik bir açılım yapacağını iddia ediyor.
Ediyor ama, bu açılım’ın ne olduğunu, içeriğinin ne olduğunu bugüne kadar anlayabilen pek bulunmuyor. Hükümet sözcülerinin fazlasıyla muğlak konuşmaları, söylenilenlerle yapılanların örtüşmemesi, açılım konusunda muhtelif rivayetlerin ortaya çıkmasına neden oluyor.
Ben hükümetin gerçek bir açılım politikası olduğu görüşünde değilim. Gerçek bir açılım politikası omsaydı, olayların gelişimine göre tutum almak yerine, yıllar öncesinden beri uygulanıyor olması gerekirdi.
Ne bu hükümetin ne de önceki hükümetlerin herhangi bir açılım politikası yoktur. Bastırmak, karşıdakini yoketmek için her yolu denediler, olmadı. Olmayınca da herhangi bir sistematiği olmayan, yarın ne yapılacağı belirsiz, olayların gelişmesine göre şekillenen gündelik bir "açılım politikası" söz konusu oldu.
Gerçekte ise yapılan şudur: Politikanız sınırlarına gelmiş dayanmışsa, karşı tarafın ne yaptığına bakarsınız. Onun politikasından işinize geleni alır, kendinizinkine monte eder, bunu da yeni politika ya da açılım diye sunarsınız. Hükümetin yaptığı da bundan başka bir şey değil.
25 yıldır süren bir savaşın gerçekten bitirilmesi kolay değildir. Öncelikle yapılması gereken, kalıcı bir çözüm için karşılıklı güven ortamının oluşmasıdır. Bunun önde gelen şartı silahların susmasıdır. Bir tarafın silah bırakmasıyla silahların susması içerik olarak farklıdır. Bir tarafın silah bırakması ve bunun ön koşul olarak dayatılması, teslim olunmasını istemekle aynı şeydir. Silahı kime bırakacaksın, herhalde arkadaşına değil... Devlete teslim edeceksin ya da onun alabileceği bir yere bırakacaksın... Arkasından ne geleceği biliniyor... "Sizde daha silah vardır, onları da getirin." Bunun arkasından "silah sahipleri de teslim olsun"...
25 yıldır savaşan neden teslim olsun?
Açılım ya da kalıcı çözüm arayışı gerçekten var mı? Doğrusu şüpheliyim. Ve unutmamak gerekir: 25 yıllık savaş, bu savaştan geçinen -korucular başta olmak üzere- geniş bir kesim de yaratmıştır. Bunların legal-illegal yapılarının dağılması ve normal hayata integre olmalarının yolları üzerinde de düşünülmesi gerekir.
Bu uzun bir iştir ve öncelikle karşılıklı güven ortamı sağlanmadan kalıcı adımlar atılması mümkün görünmüyor. |