Engin Erkiner: Sol Parti Federal Parlamento milletvekili Ulla Jelpke’nin açıklamasına göre, Federal İçişleri Bakanlığı ile Federal Göçmenlik ve İlticacılık Dairesi bu yıl içinde, iltica başvurusu 2005 yılından önce kabul edilmiş, insani nedenler gerekçesiyle iltica hakkı almış 40 bin kişinin durumunu ele almış ve bunların iltica hakkını iptal etmiştir.
Kazanılmış iltica hakkının iptal edilmesi Almanya’da –öteki bazı Avrupa ülkelerine göre- yeni bir uygulama sayılır. Bu uygulamayı yıllar önce Hollanda yönetimi Şilili ilticacılara karşı başlatmış Şili’nin artık demokratik bir ülke olduğundan hareketle, bu ülkeden gelmiş ve yıllardan beri Hollanda’da kalan ilticacıların geri dönmelerini istemişti. Almanya iltica istemi kabul edilmiş kişilerin dosyalarını yıllar sonra yeniden hangi kriterlere göre inceliyor? Kriterlerden bir tanesi, ilticacının yıllar önce kaçmak zorunda kaldığı ülkesinin artık “demokratik” olması ve böylece de iltica nedeninin ortadan kalkmasıdır. Burada “demokratik”in ne olduğu yoruma bağlıdır. Örneğin Afganistan bile “demokratik ülke” sayılabilmektedir. İkinci ve asıl olarak uygulanan kriter ise, Almanya’da politik faaliyettir. Almanya hükümeti kendisi için “uygun görmediği” ilticacıların politik sığınma hakkını değişik nedenlerle iptal edebilmektedir. İptal nedenlerinden bir tanesi, Türkiye’nin söz konusu kişinin iadesini istemesi olabilir. Nitekim iki yıl önce Partizan’dan Yusuf Karaca Hessen Eyaleti’nde bu nedenle gözaltına alınmış, ilticası iptal edilip Türkiye’ye gönderilmeye çalışılmıştı. Gerek kendisinin hapishanede açlık grevine girmesi gerekse de dışarıda açılan kampanya sonucu iltica hakkı elinden alınamamıştı. Şimdi daha geniş ve farklı bir durumla karşı karşıyayız: Pro Asyl adlı kuruma göre, kazanılmış iltica hakları ellerinden alınanların büyük bölümü Türkiye kökenli Kürtler ve Türklerdir. İlticası iptal edilenlerin büyük bölümü “insani nedenlerle” iltica hakkını kazanmıştır. Politik iltica hakkında böyle bir ayrım var: Açık olarak politik nedenlerle iltica edenlerle, insani nedenlerle iltica hakkı verilenler. Bu iki örnek sık sık birbirine karışabiliyor. Örneğin Yusuf Karaca açık politik nedenlerle iltica başvurusu yapmış ve kabul edilmişti. İltica hakkının geri alınmasında en fazla gösterilen gerekçe, Türkiye’nin artık “demokratik bir ülke” olmasıdır. Bir başka gerekçe, “burada kalacaksanız, iş bulun” şeklindedir. Sanki her taraf iş dolu da ilticacılar çalışmıyorlar! Pro Asyl’ün verdiği rakamlara göre Haziran 2008 sonuna kadar Almanya’da iltica hakkı kazanmış olanların yüzde 17’si bu durumla karşılaşmıştır. Türkiye kökenliler arasında bu oran yüzde 64’tür. “Türkiye kökenli”den kasıt ise özellikle bu ülkeden gelmiş olan Kürtlerdir. Türkiye’de ne oranda demokrasi olduğu ülkenin değişik kentlerinde polis ve jandarmanın aldığı tutumla bir kere daha ortaya çıktı. Almanya’da yapılmak istenilen ise, Türkiye’nin de isteğiyle, bu ülkedeki Kürt kitlesini azaltmak ve iç birlikteliğini bozmaktır. Kürt derneklerinin bu konuda özellikle duyarlı olması gerekiyor. Gerektiğinde mahkemeye itiraz etmek, kısacası işin peşine düşüp uğraşmak gerekir. İlticaların iptali konusu bir yerden esaslı bir şekilde tutturulabilirse, arkasının gelmesi sürpriz olmayacaktır. |