GÖÇMEN DEĞİL GÖÇMEN KÖKENLİ ALMAN PDF Drucken E-Mail
Geschrieben von: Erkiner   
Sonntag, den 09. März 2025 um 22:57 Uhr

Engin Erkiner: Almanya’da göçmenlerin toplumdaki yeri son 30 yılda büyük değişiklik geçirdi. Eskiden yabancı ardından göçmen olarak adlandırılan bu insanların bir bölümü Almanya vatandaşı olurken, vatandaş olmayanlar da toplumun ayrılmaz parçası durumuna geldiler.

1980’li yılların ikinci yarısından biliyorum, o zaman da yabancı düşmanlığına karşı yürüyüşler yapılıyordu. Şimdi ırkçılığa karşı yapılan gösteriler ise 40 yıl öncekinden farklıdır. Kim katıksız Alman kim değil, belli değildir. Göçmen kökenli Almanlar (Deutsch mit Migrationshintergrund) önemli sayıya ulaştılar ve bu insanları sadece sayılarıyla değerlendirmemek gerekir. Bunların önemli “saf Alman” (takılan esprili isimle Biodeutsch) çevresi vardır.

Önceki yıllarda ülkeye yeni gelen ilticacılarla eskiden beri burada yaşamakta olan göçmenler birlikte değerlendirilirdi. Bu birliktelik kalkmıştır. Göçün sınırlandırılması talebi yıllardan beri bu ülkede yaşamakta olan, bir bölümü vatandaş olmuş insanlardan ayrı olarak değerlendirilmek durumundadır.

AfD bu ikisini birlikte değerlendiriyor ve aldığı desteğin yanı sıra büyük tepki topluyor.

Federal Parlamento seçiminde Mecklenburg Vorpommern eyaletinde AfD yüzde 35 oy alarak birinci parti oldu. Bu eyalet göçmen sayısının Batı eyaletlerine göre oldukça az olduğu bir yerdir.

Bu bölge deniz kıyısındadır ve çok sayıda Almanın tatil yeridir.

Yeni bir habere göre otel rezervasyonları AfD’nin yüksek oy alması gerekçe gösterilerek iptal ediliyor. AfD’nin seçmenlerin üçte birinin oyunu aldığı bir yerde tatil yapmak, AfD’yi desteklemek demektir. İptallerin arkasındaki düşünce budur.

Buradan iki sonuç çıkarılmalıdır:

Birincisi; protesto etmekle yetinmemek, somut adım atmak gerekiyor. Yürüyüş ve miting yapmak yetmez, daha somut protesto gerekiyor. O bölgede tatil yapmamak etkili bir protesto adımıdır.

İkincisi; değişik örneklerden hareket ederek eskiden de belirtirim: Marksistler yeniyi anlamakta zorlanırlar. Kötü niyetlerinden değil, bütün iyi niyetlerine rağmen zorlanırlar. BSW partisinde de bunun son örneğini görmek mümkündür. Göçmenlikteki değişimi anlayabildikleri söylenemez ve bu alanda yaptıkları hata ya da sergiledikleri yetersizlik yüzde 4,972 gibi kıl payından bile küçük bir farkla yüzde 5 barajını geçememelerinde ve parlamentoya girememelerinde etken oldu. Yüzde 0,038 oranında daha fazla oy alabilseler 50 civarında milletvekili çıkarıyorlardı.

BSW, Sol Parti’nin Ukrayna savaşını, bu ülkeye silah verilmesini desteklemesini protesto ederek partiden ayrılan bir gruptu ve Sol Parti içinde Komünist Platform adıyla yer alıyordu.

Ülkedeki eyalet parlamentosu seçimlerinde Thüringen ve Brandenburg’da kurulan koalisyon hükümetlerinde yer alabilecek kadar destek sağladılar. Tarihi bir yıldan az olan bir parti için başarılı bir çıkıştır ama aynısını genel seçimde ve ardından Hamburg eyalet seçiminde gösteremediler.

Barış politikasında ısrar etmeleri, ülkenin yoğun silahlanmaya yönelmesine karşı çıkmaları, ülkeye orta menzilli ABD füzeleri yerleştirilmesini reddetmeyi sürdürmeleri ve bunlar yetmez göçmenlikte yaşanan değişimi anlamaları gerekir.

Kolay değil, biliyorum.

Yeniyi zamanında anlamak Marksist kökenli insanlarda önemli bir sorundur.

 

Niyetin iyi olması yetmiyor…