Engin Erkiner: Demokratik Almanya Cumhuriyeti tarihiyle ilgili olarak yazdığım 1989 Berlin Duvarı kitabı 2005’te yayınlanmıştı. Alanında ilk kitaptı ve fazlasıyla olumlu karşılandı. Yirmi yıl sonra kitabı biraz genişlettim, bir yayınevi talipti, bakalım ne zaman basılır.
Sosyalist ülkelerle ilgili okumalarım sürdü. Sosyalizmden Kapitalizme Geçiş – Bulgaristan ve Romanya Örnekleri, Arnavutluk: 1921-1991, Çin Sosyalizmi: 1949-2022, Vietnam-Laos ve Pazar Sosyalizmi, Kamboçya – Kendini Yıkan Devrim kitapları yayınlandı. Kore’yi çalışırken DAC ile ilgili bir konu dikkatimi çekti: yazarların, özellikle iki kadın yazarın durumu: Anna Seghers ve Christa Wolf. Hayatlarını biraz okuyunca DAC tarihinin bu iki yazar eksen alınarak başka bir yönden de yazılabileceğini düşündüm.
Tarih yoktur, tarihler vardır. Tarih farklı yönlerden anlatılabilir.
Haklarında fazlasıyla kaynak var ve ilginç olan özellikle Wolf hakkındaki İngilizce kaynakların çokluğudur.
Biraz okuduğumda iki belirleme dikkatimi çekti:
Anna Seghers: kimseyi onu anlamaya çalışacak kadar sevmiyorum.
Seghers Naziler iktidara gelmeden Fransa’ya gider, oradan Meksika’ya geçer, savaşın bitmesinden sonra DAC’ye döner.
Wolf 15 yaşındayken Nazilerin kızlar örgütünde kısa süre yer alır, ardından sosyalist olur ve DAC’de kalır. İktidar partisi SED’nin politikalarını eleştirir. Çok sayıda yapıtında partinin sanat çizgisinin dışına çıkar.
Ulbricht’in parti genel sekreteri olduğu dönemde SED yazarlardan fabrikalarda çalışmalarını, böylece işçilerin hayatını öğrenmelerini ve onları yazmaya teşvik etmelerini ister. Az sayıda yazar buna katılır; birisi Christa Wolf ve eşi Gerhard’dır. Wolf romanlarında partinin “halkı eğitmek” çizgisinin dışına çıkar, daha doğrusu ilerisine geçer.
DAC’nin önde gelen yazarı olan Wolf’un yazarlık yaşamı sosyalist realizmin aşılmasının örnekleriyle doludur. Bu nedenle kınanır, merkez komitesinden çıkarılır ama çok tanındığı için fazla da üzerine gidemezler.
Wolf gençlerin yönetime katılmasını, onlara danışılmasını istemektedir. Başka konularda da partinin çizgisini eleştirir. Güzel bir deyimle “sadık muhalif”tir. Eleştirir, parti tarafından tavır alınır ama Federal Almanya’ya gitmeyi düşünmez, orasını kendisine uygun bulmaz.
DAC’deki uygulamalardan hoşlanmamaktadır ama gidebileceği yer yoktur.
Wolf 2011’de yani duvar yıkıldıktan 22 yıl sonra ölür.
DAC ortadan kalktıktan sonra da yazmayı sürdürür.
Kadın DAC’de, FAC’de ve değişik Avrupa ülkelerinde o kadar çok ödül almış ki saymaktan vazgeçtim.
Bu tarih özellikle Wolf’un hayatı ve yapıtları ekseninde de yazılabilir.
Wolf, 1968’de Çekoslovakya’nın işgalini kınayan bildiriye imza atanlardan birisidir.
Seghers bu kadar muhalif değildir, daha uyumludur denilebilir.
Seghers’in 1947-1983 arasını anlatan biyografisini okurken (ikinci cilt) yazmaya heveslendim, sonra büyük iş, önündekileri yap önce, diye düşünerek vazgeçtim.
Seghers biyografisinin ikinci cildi DAC yıllarını kapsıyor ve ilginçtir İngilizce…
DAC edebiyatı üzerine ne kadar çok kaynak var…
Bir de Kurze Geschichte der DDR Literatur (DAC Edebiyatının Kısa Tarihi) kitabını alıp okuyayım.
Birisi kulağımı çekiyor; Elli Yıl Sonra TDAS’ı unutma diye…
Okumalarım sürüyor; şu sıra uluslar arası kapitalist sınıf ne oranda vardır tartışmalarını okuyorum. |