Engin Erkiner: Sürgün denildiğinde yıllardan beri akla yalnızlık, çaresizlik ve hatta bunalım gelir. Gerçekte ise sürgün edildikleri ülke içindeki yerlerde veya gitmek zorunda kaldıkları ülkelerde değişim yaratan sürgünler de vardır. Bunlardan bazıları görünür derecededir, bazıları ise o kadar belirgin olmamakla birlikte bir yerlerde mutlaka kayıtları vardır.
Üç örnek vereceğim.
Birincisi; 1965 yılında TİP Milli Bakiye Sistemi sayesinde genel seçimde 15 milletvekili kazandığında oy oranının yüksek olduğu yerlerden birisi de Kırşehir’in Kaman ilçesiydi. Hayretle karşılanmıştı ama geçmişi bilenler için hayret edilecek bir şey yoktu.
Komünist örgüt üyesi olmak ve komünizm propagandası nedeniyle ceza alanlar hapis cezasının ardından ülke içinde sürgüne gönderilirdi. Bir süre uzak bir yerde ikamet etmek zorundaydılar. Bu durumda olanların sürgün yerlerinden birisi de Kaman’dı. Bu ilçede sürgün hayatı yaşayanlar kitle çalışması yapmışlar ve bu çalışmanın sonuçları birikerek 1965 seçiminde TİP’ne oy olarak geri dönmüştü.
Ülke içi sürgünler yıllar sonra da olsa ülkenin değişmesine katkıda bulunmuşlardı.
İkincisi; İspanya’da Franco’ya karşı savaşta yenilen Cumhuriyetçiler kitle halinde ülkeyi terk ederler. Tek yol vardır: Pirene dağlarını aşarak Fransa’ya gitmek… Bu ülkede bir süre toplama merkezlerinde kalırlar. Önemli bölümü gemilerle Şili, Meksika gibi Güney Amerika ülkelerine giderken, kalanları da ülkede Nazi işgaline karşı başlayacak olan direnişe (Resistance) katılacaklardır.
Kaç kişiydiler, savaştan sonra ne kadarı hayatta kalmıştı; bilmiyoruz. Fransa’da mutlaka kayıtları vardır.
Fransa’daki İspanyol sürgünler ülkenin Nazi işgalinden kurtulması mücadelesinde savaşarak yer alacaklardı.
Üçüncüsü; daha görünür bir değişimdir. Yıllardan beri Belçika’da sürgün hayatı yaşayan Doğan Özgüden – İnci Tuğsavul’un kurdukları Güneş Atölyeleri’dir. Yıllardan beri faaliyette bulunan bu atölyeler Belçika’da ırkçılığa karşı mücadelede önemli işleve sahiptir.
Kongo’daki Belçika sömürgeciliği ileri derecede vahşet sergilemiştir. Yeterli kauçuk toplayamayan kölelerin ellerinin kesilmesi yeterli örnektir.
Sömürgecilik sona ermiş olsa bile, o dönemin izleri zihinlerde sürmektedir. Bütün eski klasik sömürgeci ülkelerde benzer durum vardır.
Sömürgecilikle yakından bağlantılı ırkçılığa karşı mücadelede açıklamalar, protestolar gereklidir ama daha önemli olan somut, görünür faaliyetler ortaya koymaktır.
Güneş Atölyeleri aracılığıyla bu yapılabilmektedir.
Üç örnekte de anlatılan bir yanıyla yaratıcı sürgünlüktür. İnsanlar sürgüne gittikleri yerlerde, ülke içinde veya dışında boş durmamışlar, teoride ve/veya pratikte üretmişlerdir.
Üç örnekte de anlatılanın başka bir yanı daha bulunuyor: ülke içinde veya dışında sürgün yaşadığın yerin değişmesine katkıda bulunmak…
Bu bazen politik çalışmanın birikmesiyle sol bir partiye seçimde oy sağlamak, bazen ülkenin Nazi işgalinden kurtulmasına destek olmak ve bazen de ırkçı anlayışa karşı görülebilir ve uzun süreli faaliyette bulunmak olmaktadır.
|