Engin Erkiner: Birkaç arkadaşa sordum: Sünninin mezhepçisine şeriatçı deniliyor, Alevinin mezhepçisine ne deniliyor?
Birkaç cevap aldım. Bunlardan Alevizm aklıma yatan cevap oldu.
Epeyce Alevist varmış.
Beşar Esad’ın devrilmesine sevindim.
Neden sevinmeyecekmişim?
Yerine gelenler şöyledir böyledir…
Evet, öyledir ama bu benim sevinmemi engellemez.
Suriye’nin “iyi zamanlarında” dört ay yaşamış ve göreceğini fazlasıyla görmüş bir kişiyim.
Suriye’nin çıkarları gereği Filistinlileri nasıl katlettiğini de biliyorum, FKÖ’yü bölmek için ayrı örgüt kurmasını da (El Saika)…
Lübnan’ın yaklaşık yarısını işgal etmesini de…
Hafız Esad, SSCB’nin güçlü olduğu yıllarda bu ülkeye yakındı.
Oğlunun neo liberal bir politika izlemesi kişisel tercihi değildir, dünya ahvaline uyumdur.
Muhabarat’ın Acilciler üzerinden sosyalist hareket içindeki örgütlenme çabalarını da doğrudan biliyorum.
1982’de Hama’da yaşanan ve yaklaşık 40 bin kişinin öldürüldüğü büyük Sünni katliamını da değişik yayın organlarından izledim.
Birkaç Nusayri öldürülünce feryat edenlerin bu konuda ne kadar sessiz kaldıklarını da gördüm ve midem bulandı.
Bana edebince tepki gösterenlere diyeceğim yok; olabilir, aynı görüşte olmamız şart değildir.
Diğerlerini “at gitsin, uğraşmaya değmez” dersiniz.
Suriye’de gerçekleşen anlaşmalı bir iktidar devridir.
Bu konuda video da yaptım, kısa süre sonra izlersiniz: Suriye’de iç anlaşma.
HTŞ ile Suriye ordusu yönetimi ve düzenin önde gelen kurumlarının sorumluları anlaştı, Beşar Esad da milyonları alıp gitti.
Alevistler de çaresiz kaldılar.
HTŞ’nin Halep’in ardından neredeyse çatışma yaşanmadan Hama-Humus-Şam çizgisinde hızla ilerlemesi, başkentin hemen düşmesi başka türlü açıklanamaz.
HTŞ’nin ilk işi askerler için af çıkarmak oldu.
HTŞ’nin devlet kadrosu bulunmuyor.
Bu eksikliği Esad rejiminin kadrolarıyla dolduracaktır.
Esad rejiminin kadroları da hızla HTŞ’li oldu. Önemli bölüm böyledir, bazı fireler olsa bile…
Görmek istemeyen görmez tabii…
Anlaşıp iktidarı teslim ettiler, kadrolar o yandan bu yana transfer oluyor, Esad da ülke hazinesinden milyonlar aldı, gitti.
Alevistler için kabullenmesi zor ama gerçek böyledir.
HTŞ paralı ve devşirme bir örgüt değildir.
İçinde dışarıdan gelenler vardır ama sonuçta Suriye’nin örgütüdür.
Suriye’de cihatçılık eskiden beri vardır. Kitle temeli vardır.
Hama en büyük katliamdır, bunu daha küçük başkaları da izlemiştir ama cihatçılık öldürmekle bitirilememiştir.
Ülke dışından devşirmelerden oluşan bir yapı, zayıf bile olsa Suriye ordusu karşısında tutunamazdı.
HTŞ bir iç üründür.
Dış destek tabii ki bulunuyor.
Esad rejimi yıllarda Lübnan Hizbullah’ı, İran ve Rusya sayesinde ayakta kalmadı mı?
Arafat da zamanında terörist olarak görülürdü; öyle değil mi?
Terörizm herkesin keyfine göre kullandığı bir kavramdır.
Almanya ve Fransa, HTŞ rejimiyle birlikte çalışabileceklerini açıkladılar bile.
Almanya küçük bir yardım paketi de gönderiyor.
Almanya’nın asıl derdi ülkedeki Suriyelilerin gönderilmesi…
Almanya’da, Türkiye’de –Suriyelileri en fazla alan bu iki ülkede- ve diğer ülkelerde Esad’ın devrilmesi üzerine sokaklarda göbek atanlara bakın…
Bir ülke ki nüfusunun dörtte biri dış ülkelere gitmiş…
Bunların büyük çoğunluğu Suriye’de ne olursa olsun dönmeyecektir; burası açıktır.
Durum budur…
O rejimin unsurlarından birisi olan, Esad’ın bu tipleri “ne haliniz varsa görün” diye ortada bırakmasıyla çaresiz kalan kişinin yaşaması beni ilgilendirmiyor.
Bu ve benzer tipleri savunmak Alevistlerin işidir.
İşkenceleriyle tanınmış Muhabarat’tan tabii ki hesap soracaklardır. Bu durum eşyanın tabiatı gereğidir. Siz üzülebilirsiniz, ben hiç üzülmem…
Boşaltılan hapishanelerden sadece cihatçılar mı çıktı sanıyorsunuz.
Hama’yı bombalamayı kabul etmediği için 42 yıldır hapiste olan pilot da çıktı.
Toplu mezarlar bulundu…
Bunlar Alevistleri ilgilendirmez tabii…
Tıpkı Hama katliamıyla ilgilenmedikleri gibi…
Aynı görüşte olmamız gerekmiyor ama bu kadar da çaresiz olmayın derim…
Önderliğiniz milyonları alıp, sizi bırakıp gitti…
Savaşırsınız, kaybedersiniz; olabilir.
Bunun bile kuralı vardır, onuru vardır.
Frankfurt’tan tanıdığım Mehmet Yuva adlı bir arkadaş vardı.
1982’de o Acilciler’de kaldı, ben kalmadım.
Efendi bir arkadaştı, hiç sorun yaşamadık.
ABD’ye gidip yüksek lisans yaptı, sonra Suriye’ye döndü, Şam Üniversitesi’nde öğretim üyesi oldu. Sonra profesör olmuş…
Esad’ın danışmanı ve Erdoğan’la görüşmelerinde çevirmendi.
Bir arkadaşın önerisi üzerine Aydınlık Gazetesi’ndeki yazısını okudum.
Bu kesim Esadçıdır, biliyorsunuz…
Nasıl ağlıyor adam, bu bize yapılır mı diye…
Beşar Esad bunları sattı, milyonları da cebine indirdi ve gitti…
Normaldir; koskoca devlet başkanı yoksul bir mülteci gibi yaşayacak değildi herhalde…
Denildiğine göre Avrupa bankalarında da milyonları varmış…
Olabilir, hiç şaşırmam…
Aydınlıkçı olan Alevistlerdir, ben değilim…
Bunu bile anlayamayacak kadar şaşırmış durumdasınız…
Yakında uyanacağınıza eminim.
ABD ve Rusya anlaştı; bu temelde de Suriye’de anlaşmalı iktidar devri yaşandı.
Esad’ın kadroları hızla HTŞ’ye geçiyor; HTŞ düzeni önceki rejimin kadrolarıyla kurulacaktır.
HTŞ’nin devlet yönetecek kadrosu bulunmuyor zaten…
Sadece askerle bu iş olmaz, bilinen gerçekliktir…
Alevistlere ve Alevist olmayı devrimcilik sananlara geçmiş olsun diyorum…
40 yıl öncesinde yaşamayın, bugünlere gelmeye çalışın…
|