Bugünün ve geleceğin sosyalizmi PDF Drucken E-Mail
Geschrieben von: Erkiner   
Dienstag, den 05. November 2024 um 18:19 Uhr

Engin Erkiner: Birkaç kere yazdım, buradan anlaşılması gereken ülke şartlarına göre düzenlenmiş pazar sosyalizmidir. Pazar sosyalizmi başta pazar mekanizması olmak üzere kapitalizme özgü kategorilerin sosyalist ekonomiye entegre edilmesidir.

Vietnam’da buna “Pazar Leninizmi” de deniliyor. KP iktidarı altında pazar mekanizmasına önemli rol verilmesi…

Çin, Vietnam, Laos, Kuzey Kore ve Küba değişik biçimlerde bunu uyguluyorlar.

Çok kişi sadece Çin’e bakıyor ve en başta Vietnam’ı atlıyor. Vietnam ve Çin birçok uygulamada aynıdır.

Küba’yı yakında video programında anlatacağım. Yeni Küba anayasası düzenleyici olarak pazar mekanizmasını ve özel mülkiyeti öngörüyor. Burada söz konusu olan partinin aldığı bir karar değildir, ülkenin temel belgesi olan anayasada yazılı olandır.

Sosyalizm için başka bir gelecek bulunmuyor.

Garantisi var mı, tabii ki bulunmuyor. Önceki sosyalizmlerin garantisi mi vardı?

Şu anda sosyalist olduğunu savunan beş ülke de benzer gelişme yöntemini uyguluyor. Kuzey Kore hariç aynı zamanda marksist ve hatta marksist-leninist olduklarını da belirtiyorlar. Kuzey Kore marksizmi parti belgelerinden çıkardı.

Bu ülkelerin sürekli izlenmesi gerekir.

Çin, Vietnam-Laos ve Küba’yı yazmıştım, şimdi Kuzey Kore’yi çalışıyorum.

Okura bir önerim var: kafanızı çalıştırın, öğrenin ve bilgi temelinde düşünün. Mesela Willi Dickhut SSCB’de kapitalizmin hakim olduğunu mu yazmış. Bunu bana iletmeyin. Bilimsellikle ilgisi yoktur, dedim. Adam MLPD (Almanya Marksist Leninist Partisi) kurucuları arasında, Maocu bir partidir ve rastlantıya bakın ki elimde de aynı partinin genel sekreteri Stefan Engel’in Über die Hearausbildung der neuimperialistischen Länder (Yeni Emperyalist Ülkelerin Oluşumu Üzerine) kitabı vardı.

Şu kadarını ifade edeyim; marksizm-leninizm bu kadar düşmedi!

Analiz değil rezalet, başka söz gerekmez.

Tipin birisi kişi hakkında ekonomist diye yazmış.

Ne yapalım yani; ODTÜ mezunuyum, yüksek lisansım var; Almanya’da da iki üniversite bitirdim. Bunlara sığınarak herhangi bir iddiada da bulunmuyorum.

Çaresizlik insanları böyle gerekçelere götürüyor.

Pazar sosyalizmini ciddiye almayabilirsiniz.

Beş ülke de bunu uyguluyor ve iyi izlenmesi gerek diyorum.

Sahi ya, sizi kim ciddiye alıyor ki!

Bugün iyi bir zemin oluştu ve sürekli beslenmesi gerekiyor.

Diyelim on yıl önce bu yoktu…

30 yıl öncesinden beri marksist olmadığımı söylerim…

İyi ki bu yola girmişim. Dünya çapında marksist kabızlığa bakıyorum da belki ben de bunların içinde olurdum diye düşünüyorum.

Kafaları çalışan insanlardır, bilgilidirler ve sorunları marksizmin önemli belirlemelerinden ayrılmadan yeni bir belirlemenin yapılamayacak olmasıdır.

Aksini iddia eden varsa, buyursun yapsın…

En az 30 ve hatta 40 yıldır hep aynı sözler…

Arnavutluk (1912-1992) kitabını, bu ülkede sosyalizmin kuruluşunu ve çözülmesini yazmanın bana düşmemesi gerekirdi. Arnavutluk Emek Partisi’nin üye sayısı 1980 öncesinde Halkın Kurtuluşu’nun taraftar sayısından azdır. Ama nerede! Dokunanın elini yakıyor!

Enver Hoca 1985’te öldü, yani öncesini saymazsak 40 yıldır ülkenin en etkin kişisiydi. Ölümünden sadece 7 yıl sonra Arnavutluk artık sosyalist değildi, bu iddiada olan da yoktu. Parti adını değiştirdi, Hoca’nın heykelleri yıkıldı ve fazla zaman geçmeden Arnavutluk NATO üyesi oldu.

AEP’ye göre SSCB sosyal emperyalist, Çin ise revizyonistti.

Dünyanın biricik marksist-leninist ülkesiydi.

Gelişme NATO üyeliğiyle sonuçlandı.

Ne denir ki!

Öğrenin, öğrenin, bu nasıl oldu…

Yazdıklarımın tümünü E-Kitap olarak herkesin kullanımına açtım.

 

Benden bu kadar…