Engin Erkiner: Eski dergileri karıştırırken Sosyalizmin Sorunları Kitap Dizisi’nin 30 yıl önce 1994 yılı sonbahar aylarında çıkan ilk sayısını buldum. Bu sayı daha sonra Türkiye’de de Belge Yayınları tarafından da basılmıştı.
Bu sayıda açık olarak marksist olmadığımı gerekçeleriyle birlikte yazmıştım. 30 yıl sonra bu yazıya baktığımda diyebilirim ki yazdıklarım doğruydu ama yetersizdi. Normaldir, 30 yılda bilgi düzeyim hayli arttı.
Yazı başlangıçta, tahmin edilebileceği gibi, garip karşılandı. Hatta derginin yazı kadrosundan birisi bana, “politik olarak aktifsin, bu nasıl oluyor?” diye de sormuştu. Bu da normaldi çünkü o yıllarda marksist olmadığını söyleyenler her şeyi bırakan insanlardı. Onlar bıraksın, bana ne!
Hiç ama hiç gürültü kopmadı; belki ilerde fikrini değiştirir diye düşünüyorlardı sanırım.
1990’lı yıllar boyunca Almanya’da bilinen bir söz vardır: Engin’i duymamış olan devrimci değildir! Anlayacağınız, iyiydik… Politik faaliyetin yanı sıra Yazın gibi Türkiye’de de bilinen bir dergiyi çıkarıyordum.
Sonraki yıllar içinde Bianet de dahil çeşitli sitelere ve dergilere yazılar yazdım.
Dağılan sosyalist ülkelerde burjuvazinin komünist partilerinin üst kademesinden çıktığını Türkçede ilk ben yazdım. Benim gibi İngilizce bilen başka arkadaşlar da vardı ama öğrenmek istemiyorlardı çünkü öğrendikleri karşısında dehşete düşüyorlardı diyebilirim.
Sosyalizmden kapitalizme geçiş terimini de ilk kullanandım.
1990’lı yılların ikinci yarısında üniversitede politik bilim okumaya karar verdim. Goethe Üniversitesi’nde büyük bir yan bölüm almadan ana bölümü okuyamıyordunuz, sosyolojiyi aldım. Bu üniversitede sabit ders programı yoktur, çok sayıda ders arasından gerekli krediyi dolduracak şekilde ders seçmeniz istenir.
Sosyalizm sonrası kapitalizmi inceleyen birkaç ders vardı, tabii ki aldım.
Bitirme tezim de bu konudaydı: Bulgaristan’da Sosyalizmden Kapitalizme Geçiş…
2005’te okulu bitirirken birkaç yıldır çalıştığım 1989 Berlin Duvarı kitabını da bitirdim. Bu kitap Demokratik Almanya Cumhuriyeti tarihini anlatıyordu.
Kitap yayınlanmasının ardından SBF’de yardımcı ders kitabı olarak kabul edildi.
Kitabın son cümlelerinde marksist sosyalizm anlayışının değişmesi gerektiğini belirtiyordum.
Konu burada durmadı, gelişti…
20. yüzyıldaki sosyalist devrimlerin hiç birisinin işçi sınıfı ağırlıklı olmadığını yazdım. Buna Ekim devrimi de dahildi. Petograd ve Moskova’da devrim işçiler ve asker elbisesi içindeki köylüler tarafından yapılmıştı. Peki, sonra? Yarı feodal kocaman ülkeye devrim ancak köylülüğün desteğiyle yayılabilirdi ve nitekim de böyle olacaktı.
Diğer ülkelerde açıklama daha kolaydı. Çin, Vietnam, Laos, Kamboçya, Arnavutluk’ta işçi neredeyse yoktu. Sosyalist devrimi komünist partisi önderliğinde köylülük yapmıştı.
Küba’da ise devrimi yapan komünist partisi değil 26 Temmuz Hareketi’ydi. Kent ve kır küçük üreticiliğiyle öğrenci hareketine dayanıyordu. Sosyalist Parti denetimindeki sendikalar Batista’nın devrileceği belli oluncaya kadar gerilla savaşına karşıydılar.
Arkasından başka açılımlar da geldi.
Şu andaki video sayısı 289 ve daha ilk videoda marksist olmadığımı gerekçeleriyle açıkladım. Sadece Youtube’da 5100 kişi izlemiş, bunun üzerine milyondan aşağı olmayan Twitter izlemesi de geliyor.
Anlayacağınız herkes biliyor; kim kabul eder, kim etmez, onların sorunudur.
Zaman içinde marksist dergilerle ilişkimi kestim. Hem boşuna masraf yapıyordum hem de zaman kaybediyordum çünkü aynı şeyleri tekrarlıyorlardı. Yeni analiz arama!
Yıllarca New Left Review abonesiydim ama son yıllarda boş konulardan canım sıkılınca bıraktım.
Argument’i okurum ve bir de Prokla. Bu ikisi Alman solunun prestijli iki dergisidir. Birkaç dergi daha var ama onları pek dikkate alan bulunmuyor.
Argument çoğulcu Marksizmi savunur. Marksizm yoktur, Marksizmler vardır.
Bunun tartışılması ilgi alanımın dışındadır.
Anlayacağınız 30 yıl önce yapılan belirleme öğrendikçe gelişerek bugüne geldi.
Daha öğrenilmesi gerekenler bulunuyor.
Fransızca bilmediğime canım sıkılır. Vietnam Komünist Partisi’nin teorik yayın organında sosyalizmin tanımının değişmesi gerektiğini İngilizceden okuyunca fena halde ilgimi çekmişti. Ne çare ki İngilizce ve Almancada başka kaynak yoktu. Vietnam eski Fransa sömürgesi olduğu için Fransızcada mutlaka vardır.
Aslında Çin Komünist Partisi de benzer görüşü savunuyor.
Neden olmasın?
Bu konuda kaynaklar artacaktır sanıyorum.
Çinceden Almancaya teorik yazıların çevirileri yapılıyor.
Merakla izliyorum…
|